AYAKLARINI AKINTIYA SARKITAN ÇOCUK – MEHMET YAŞIN

Fotoğraf-0032

AYAKLARINI AKINTIYA SARKITAN ÇOCUK 

Ayaklarını akıntıya sarkıtan çocuk

lüferler geçer senin içinden

küçük göçmen balıklar

-ama nereye giderler sisli sularda-

Gemilerle gezen bu şehrin sesini

ikimiz iki dilden duyarız da

duymaz gemiler.

Bir yerli-yabancı burada, bir yabancı-yerli orada

ayaklarını akıntıya sarkıtan çocuk

dünyada bir anayurt bulunmaz sana, bana.

Ayaklarını akıntıya sarkıtan çocuk

teslim olan sokaklardan geçtim koşarak

elimde altmış vaftiz şekeri koşarak koşarak

-ama nereye gidebilirdim başka-

bir sen sağ kalmıştın

bir de iki gözü iki renkli bir kedi

Ayaklarını akıntıya sarkıtan çocuk

dünyaya yenildikçe güzelleşir insan

inan bana

Kim bilir kimleri taşır

denizde ışıklar yüzdüren şu batık gemi

kimlere açılır lambaları yanan evlerin pencereleri

“sizi seviyorum” desem çıkar mı bir işiten

insan daha uzak yıldızından

daha yalnız dünyadan.

Ayaklarını akıntıya sarkıtan çocuk

hangi yoldan geçsen incirler dokunurdu sana

vişne dalları, karadutlar

sana, bana dokunurdu yaprak döken ağaçlar

-ama nereye gidecektik ki iki başımıza-

ayaklarını akıntıya sarkıtan çocuk

ayak izlerimizdi saçılan yapraklar

yoksa birer lüfer miydiler suda?

Donakaldık

donakaldık,

karşı karşıya sur kapılarını tutan ak mermerden iki insandık

çekip gitsek yıkılacak bu şehir

kalsak

kalsak diyoruz ama

gemilerin halat attığı taşlar tanır da ikimizi

gemiler tanımaz

çığlık çığlığa dumanlar soluyarak

geçip giderler aya’ucumuzdan

-boş yere uçar martılar-

Boş yere bütün yolculuklar

ayaklarını akıntıya sarkıtan çocuk

gemiler onu almaz

kalmak ister İstanbul şehrinde, kalamaz.

Gemiler onu almaz

kalmak ister İstanbul şehrinde, kalamaz.

M.YAŞIN

İstanbul, 1987

mehmetyasın

Comments are closed.